Şiirin Ölümsüz Kadınları

" DİNLE ve YÜREĞİN TİTREMEDEN OKU BUNLARI "

Baudelaire'in şiirinde kadın / Konuşuyor bazen, diyor ki: "Ben güzelim, / Güzelliğim aşkına hep Güzeli sevin / Esin Perisiyim ben, koruyucu, Meryem'im."

Yine Baudelaire'e göre güzellik hüzünlü bir kadın başıdır. Buna benzer bir sözü de Aragon söylüyor: "Mutlu aşk yoktur!"

Atatürk' ün Soy Ağacı

Vicdanlarımızdaki İsyanların Sözcüsü

                                   
Protest müziğin en ünlü ismi Ahmet Kaya’ydı. Kaya, 12 Eylül darbesinin hemen ardından “Ağlama Bebeğim” isimli albümüyle müthiş bir çıkış yapmıştı. Suskun muhalefetin adeta konuşan dili olmuştu. Kaya için bir başka dönüm noktası da Magazin Gazetecileri Derneği’nin ödül töreniydi. Ödül töreninde yaşananlar Ahmet Kaya için Türkiye’de yaşama ortamını yok etmişti. Bu zor günlerde Kaya’ya destek verenlerin başında ünlü polis şefi Hanefi Avcı vardı.

Kapanan Parantezler

BÜLENT ECEVİT

(D. 1925)

Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1925′te İstanbul’da doğdu. Babası Kastamonu doğumlu Ahmet Fahri Ecevit, Ankara Hukuk Fakültesi’nde adli tıp profesörüydü. A. Fahri Ecevit daha sonra siyasete girerek 1943-1950 yılları arasında CHP’den Kastamonu milletvekilliği yaptı. İstanbul doğumlu olan annesi Fatma Nazlı ise ressamdı.

Kimseden Çekmedi Taklitlerinden Çektiği Kadar

Araştırmalar kanıtlıyor ki Louis Vuitton dünyanın en gözde markası… Uzakdoğu’dan ABD’ye dek her ülkede bir statü ve prestij sembolü. Madonna, Victoria Beckham, Kate Moss, Paris Hilton gibi şöhretlerin gözbebeği… Bu markanın arkasında Paris’e uzanan 400 kilometreyi çıplak ayakla yürüyerek aşan, 1854′te de ilk mağazasını açmayı başaran Louis Vuitton ile öngörülü, yenilikçi diğer aile üyeleri var. Madalyonun diğer yüzünde de 19′uncuyüzyıldan 21′inci yüzyıla taşıdıkları taklit ürün savaşı. Zira her yüz LV ürününden sadece biri orijinal…

Var Olmayan Bir Toplum’un Aziz’i; Mehmet Akif

“Kim kazanmazsa bu dünyâda bir ekmek parası:
  Dostunun yüz karası; düşmanının maskarası!”

Nereden diline dolandığını bilmediğim bu mısraları babamdan ilk işittiğimde, henüz Fatih Taş Mektep’te bir ilkokul talebesiydim. Seneler sonra, bu defa askeri okul sıralarında, Dostoyevski’nin “Poor People” (İnsancıklar) romanını okurken karşılaştığım bir cümle,

Madde Madde Yahya Kemal

Henüz ortaokula başlamadan bir yaz Ahmet Kabaklı’nın üç ciltlik Türk Edebiyatı Ansiklopedisi’ne vermiştim kendimi. Sayfa sayfa okurken Yahya Kemal’de uzun süre takılıp kaldığımı hatırlıyorum. “Sessiz Gemi”den, “Rindlerin Akşamı”na tekrar tekrar şiirlerini okumuş,ondaki ölüm, deniz gibi imgeleri yerli yerine oturtmaya çalışmıştım. Türk milletinin yüzde 90′ının arasına katılıp şairliğe yeltenmeme yol açan da bizzat kendisidir.

Berceste

Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkıt ne bilür
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat
Sâbit

Aydınlık Dünden Aydınlık Yarınlara

Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:
Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!
Kapkaranlıkken bütün âfâkı insaniyetin,
Nur olup fışkırmışız ta sinesinden zulmetin.
(M. Âkif)

ŞARKIMIZ

Kırılır da bir gün tüm dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim